MEHMEDİMİN AYAK SESİ

Çok önemli günlerden geçiyoruz.

Bu sözü dini ve milli bayramlarımızda yapılan kutlamalardaki konuşmacılardan hep duyardık.

Ama şimdi gerçekten çok önemli günlerden geçiyoruz.

Lafın belinin kırıldığı günler değil, 1. Dünya Savaşı yıllarında olduğu gibi tüm Müslüman Türk milletinin düşmanlarının yeniden bir araya gelerek aynı planları yaptıkları günleri yaşıyoruz.

Eğer dedikoduyu bırakıp, kafanızı kaldırıp etrafınıza bakarsanız bütün ülkelerin; “nasıl ederiz de Türk askerini mağlup eder. Türk milletinin moralini bozarız.” hesabını yaptığını görür ve duyarsınız.

Mesele bu.

Hedefleri, düşünceleri gayet açık ve net.

İçimizdekilere gelince.

Savunduğunuz teröristlere ve destekçilerine sorun bakalım.

Müslüman Türkün düşmanları tarafından ellerine tutuşturulan füzeleri, silahları niye Türkiye ye doğrultuyorlar?

Neden Türk askerini, polisini, vatandaşını şehit ediyorlar?

Otogar, İstasyon, Stadyum önü, Alış-Veriş Merkezleri gibi yerlerde patlattıkları bombalarla yüzlerce masumu niçin katlediyorlar?

Mazlumun ve mağdurun yanında olan bu devletle, dili, dini, ırkı ne olursa olsun hiç ayrım yapmadan mazlum olanlarla ekmeğini paylaşan bu milletle uğraşırken hiç mi Allahtan korkmuyorlar.

Rahmetli Milli Görüş lideri 54. Hükümetin Başbakanı Prof. Dr. Necmeddin Erbakan 1991 yılında ABD’nin Irak’a ilk işgal girişiminde bulunduğu günlerde anlattığı şu hikaye Müslüman Türk’ün düşmanlarının hepsinin kulağına küpe olsun.

“Arkadaşlarımız bir gün bir filme gitmişler.

Bu film bir Amerikan filmi, içerisinde Kızılderililer gösteriliyor. Kızılderililer bir beyazı yakalamışlar ve ağaca bağlamışlar.

Kızılderili reis bir kayanın üzerinde oturuyor. Karşısında da dumanlı dağlara bakarak piposunu içiyor. Diğer tarafta altında harıl, harıl ateş yanan bir kazan fokur, fokur kaynıyor. Ağaca bağlanmış beyazı yiyecekler,

Sahne bu.

Ortada tam, tam dansı da başlamış, ölüm saati geliyor.

Kazanın fokurtusu arttıkça beyaz adam tepinip duruyor. Boncuk, boncuk terliyor. Beyaz adam bir yandan Kızılderililere yalvarıyor, bir yandan da bir şekilde iplerden kurtulmaya çalışıyor. Uzun bu sahne devam ettikten sonra beyaz adam nihayet ipini gevşetiyor. Bu esnada reis hiç istifini bozmuyor.

Beyaz adamın kaçması mümkün değil.

Ne yapacak?

Reisin önüne gelip daha candan yalvarmak.

Nitekim öyle yapıyor ve yalvarıyor.

Tam o esnada Kızılderili reis beyaz adama dönüp, “Mesele basit, gebereceksin!” diyor.

Sabır tükendi

Bedelini ödeyeceksiniz.

Hesap soracaklarımıza engel olmak isteyenler sizde.

Hep birlikte gebereceksiniz.

Bu ordu Milletin ordusu.

Gelen ayak sesi; tarihinde zalime boyun eğmemiş, kan dökmeyi sevmeyen ama vatanına göz diken olduğu zaman da dünyanın şah damarını kesen Mehmedimin ayak sesi.

26 Ağustos 1922 yılında bugün olduğu gibi düşmanların hepsinin saldırdığı günlerde  Yahya Kemal Beyatlı’nın şu dörtlüğünü paylaşmak istedim.

Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi.

Senin uğrunda ölen ordu, budur yâ Rabbi.

Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,

Galip et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet TURAN Arşivi