Zeliha BÜYÜKCENGİZ

Zeliha BÜYÜKCENGİZ

KONYA MİLLETVEKİLİ NEZİR BÜYÜKCENGİZ ANISINA

Bizleri Türk Milleti’nin örf ve adetlerine göre yetiştiren, dini inançlarımızı kazanmamız için elinden gelen tüm çabayı sarf eden, Türk Milleti’ne hizmet etmeyi bir şiar olarak kabul eden, önemli devlet ve siyaset adamı, Türkiye Cumhuriyeti'nin 20. ve 22.dönem CHP Konya milletvekili, büyük insan, dava adamı Nezir BÜYÜKCENGİZ

Vefatından sonra değerini çok daha iyi anladığımız, 3 Ocak 2007’de Sarayönü halkıyla Allah’ın rahmetine uğurlamamızın üzerinden 14 yıl geçti, ama sanki 14 asır gibi... Tam 14 yıl önce bugün, sırtımızı güvenle dayadığımız koca çınarımız devrildi. Meğer biz senle var olmuşuz, hep güvende kalmışız.

Rabbim seni daha çok sevmiş olacak ki yanına aldı, biz de Sarayönü’müzün direği, halkımızın gözbebeği bu dünyadan göçünce, yalnız kaldığımızda anladık ne kadar aciz olduğumuzu. Günler, aylar, yıllar sensiz acılarla geçti, yerini kimse dolduramadı.

O ciddi, heybetli, vakarlı görünüşünün ardında, halkına karşı duyduğun sevgiyi en iyi biz biliriz biz. Aç olanla aç, susuz kalanla susuz, işsiz olanlarla empati kurup onların dertleriyle dertlendiğini biz biliriz. Nerde darda kalan, zorda kalan, çaresiz kalan varsa imdadına yetiştin. Herkes menfaat peşinde koşarken, sen halkının peşinden koştun.

Belediye Başkanlığı’ndan Milletvekilliği’ne kadar, nice haramzadelerin arasında dürüstlüğünden bir an dahi taviz vermeyişini, biz biliriz. Zerrece haram lokmaya tenezzül etmeyişini, tüyü bitmemiş yetimin hakkını gözetişini, insanlara merhametini, iyilikseverliğini biz biliriz, bir de tüm bunlara şahit olan milletin, halkın bilir. Kimselere benzemezdin sen, bambaşkaydın. Biz evimizde senin yollarını gözetirken bilirdik ki, sığındığımız sarsılmaz kalemiz, koca çınarımız, babamız milletinin, halkının hizmetinde. Evet, sen bizim ailemizin babasıydın, ama sen kendini milletine, halkına adamıştın.

Nice insanlar içi boş buğday başağı gibi mağrurken, sen onca üstün meziyetinle hep mütevazi, samimiydin. Biz hep seni örnek aldık. Hep sevgi dolu, üstün zekânla lider, azimli, dirayetli, fedakâr, müşfik, çok merhametliydin. Bilgiye, eğitime, insanlığa değer verirdin. Milletine, halkına, iyi insan olmayı, kötülükten kaçmayı, vicdanlı, ahlaklı olmayı yaşantınla öğrettin. Mangal gibi yüreğinle kimseden korkmamayı, cesur olmayı, sabırlı, çalışkan, özgüvenli olmayı, kul hakkına girmemeyi, dini vecibeleri ihlasla yerine getirmeyi, yardımsever olmayı milletine, halkına sen öğrettin. Sen milletinin, halkının baştacı olacaksın hep.

Eğitim hayatın boyunca hep okul birincisi olduğun için her yıl aldığın iftiharnâmeleri milletin, halkın çok iyi bilir, Okumayı ne çok severdin. Her zaman ve her durumda okuyun, önce kendinizi yetiştirin,vatana ,millete faydalı bireyler olun derdin, Daha 5 yaşındayken okula gideceğim diye günlerce ağladığım için elimden tutup evimizin yakınındaki okula götürmüştün, okuma sevdası herkesin senden aldığı sapasağlam bir daldı, asla bırakmamacasına.. Her zaman herkese cömerttin. Kimseden karşılık beklemezdin. Öyle iyilik severdin ki..Sana iyilik yapmayanlara dahi, o engin gönlünle çok iyilikler yaptın sessiz, sedasız. Kimselere duyurmadın, bizlere, ailene bile. Çünkü sende riya yoktu hiç, yaptığın iyilikleri gösteriş için yapmadın, menfaat beklemedin, çıkar gözetmedin.

Samimi, dindar insanlara son derece saygılıydın, namazını kılar, orucunu tutar ve biz evlatlarının mütedeyyin olması için çalışırdın, halkın bağrından çıkmış, her daim halkla iç içeydin. Hiç kimseyi siyasi görüşüne göre değerlendirmez, insanlığa önem verirdin. Dün gibi hatırımdadır, ben daha 8 yaşında iken, namaz kılıp, başımı örtünce :”-Kızım, sakın namazını bırakma, başını ört “demiştin. Kur’an-ı Kerim’i çok güzel okurdun.

1996 ‘da Konya milletvekili olarak TBMM'ne girdiğinde, ben ise Konya Altınekin’de Sınıf Öğretmeni olarak atanmıştım. Babam seçildiği dönemde 28 Şubat’ın etkisiyle CHP’nin monşerlerinin başörtüsüne karşı tavır ve tutumları neticesinde sözel olarak bir tepkide bulunamamış ama:”-Kızım, sen başörtünü ört, namazını kıl, Kur’an-ı Kerim’i oku!” diyerek iç dünyasındaki o imani tutumu bize göstermiştir. Ben babamdan aldığım bu destekle başörtülü olarak göreve başladım.

Fakat 28 Şubat’ın monşerleri beni burada buldular ve çok sevdiğim öğretmenlik görevimden ettiler. Dile kolay, tam 16 yıl boyunca öğretmenlik yapamadım. Aile içerisinde babamın haricinde diğer akrabalarımdan bazıları başörtümü çıkararak görevimi yapma konusunda bana baskı yapmalarına rağmen babam:”-Kızım, karabuğdayım, sen inancın doğrultusunda davran ve ben senin inancına ömrüm boyunca destek olacağım” diyerek bana moral verdi, ben de gönül rahatlığıyla, başörtülü olarak görevimi yaptım.

Sen milletinin, halkının kahramanıydın, daima kahraman kalacaksın. Adam gibi adamdın. Ayırım yapmadan herkese iyilikler yaptın, vefatından sonra o kadar kimseden duyduk ki bunu, ama senden duymadık. Çünkü sen, tüm bu iyilikleri Allah rızası için yaptın, gönüllerde taht kurdun.

56 yıllık bir dünya hayatı ancak bu kadar başarılarla, hizmetlerle dolu olur... 3 Ocak 2007'de veda ettin bizlere, tüm sevdiklerine... Seni öyle çok sevenler var ki. Ardından hayırla yâd edilmek her babayiğitin harcı değildir. Bunu sen başardın babam.

Rabbim, kabrini cennet bahçelerinden bir bahçe eylesin, nur üstüne nur yağdırsın üzerine, bizleri de amel defterinizi hep açık tutacak hayırlı evlatlar eylesin size. Ruhun şâd, mekânın cennet olsun. Biz evlatların olarak senden razıyız. Yüce Allah(C.C.) da senden ebediyyen razı olsun.

Öğretmen, Yazar Kızın, Karabuğday'ın Zeliha BÜYÜKCENGİZ

Önceki ve Sonraki Yazılar
Zeliha BÜYÜKCENGİZ Arşivi