GİDİYORUZ

Bugün; gece yarısı akaryakıta yapılan okkalı zammın pompaya yansımasından itibaren hemencecik, hayata geçirilen sonuçlarını yazacaktım.

Daha zamlı akaryakıt almadan mal ve hizmetine aşırı zam yapan vatanını ve milletini sevmeyen cep düşkünleri, size; milletin ahını hatırlatacaktım.

Ama önce Galip hocamın alıntı olarak belirterek gönderdiği hikayeyi paylaşayım istedim.

Niye mi?

Çünkü ahlaksızlık aldı başını gidiyor.

Hepimiz gidiyoruz.

“Bindik alamete gidiyoruz kıyamete” sözümüz vardı ya…

Hep birlikte onu yaşamaya başladık.

6 yaşındaki çocuk, hediye alınan bisikletinin sevincini yaşamaya çalışırken bir anlık ihmalinden bisikleti çalınıyor.

Hayal ettiği oyuncakları almak için para biriktirdiği kumbarası çalınıyor.

O minicik gözlerden dökülen yaşlara ise, vatanını ve milletini seven karakteri bozulmamışların dışında kimse aldırmıyor.

İşte o hikaye.

1950’li yıllarda İstanbul’dayız. Bire bir yaşanmış olan hikayemiz bir belediye otobüsünde geçer.

Otobüs tam Eminönü durağına gelmiş ve kapılarını açacakken bir kadının “Sakın kapıları açma, cüzdanım çalındı, otobüste hırsız var” şeklinde canhıraş sesi duyulur.

Kadın ısrarcıdır ve bağırmaya devam eder.

Bunun üzerine şoför kapıları açmaz ve yerinden kalkarak kadına “otobüste çalındığına emin misin? Çantanı kontrol et!” der. Kadın “biraz önce biletimi almak için cüzdanımı çıkarmıştım, daha sonra yerine koydum ama şimdi yok” diye cevap verir.

Şoför bunun üzerine hiddetlenerek “kimse kıpırdamasın herkesin üzerini arayacağım” der.

Şoför önden biletçi arkadan başlayarak yolcuları tek tek aramaya başlarlar. Herkes aranmış yalnız bir kişi kalmıştır. Henüz aranmayan yolcu binbaşı rütbesinde resmi üniformalı bir kara subayıdır. Üzerinde de haki renkli kalın paltosu vardır. Şoför “Binbaşımı aramaya lüzum yok, bir Türk subayını hırsızlık şüphesi ile asla aramam, cüzdan bulunamadı” diyerek kapıları açmak için yerine doğru yönelir.

Tam bu sırada Binbaşının kendinden emin davudi sesi duyulur; “Beni de arayacaksınız, töhmet altında kalmak istemiyorum.” der.

Şoför aramak istemez ama Binbaşının ısrarı karşısında mecbur kalır. Tam elini Binbaşının paltosunun cebine sokarken “hayır arama, ben çaldım!” diyen biraz hırpani giyimli bir adam çıkar.

Ve adam “cüzdanını çaldığım kadın bağırınca korktum, aranabileceğimi düşünerek cüzdanı, aranmayacağını bildiğim hemen yanımda bulunan Binbaşının paltosunun cebine bıraktım. Fakat bir Türk subayının hırsızlıktan suçlanmasına gönlüm razı değil. Evet yankesiciyim, hırsızım ama VATANSIZ ve vicdansız değilim!” diyerek başını önüne eğer.

Demek ki eski yıllarda hırsızın bile edebi varmış. Çocuğun bisikletini ve kumbarasını çalacak kadar hayasızlaşanların sorumluları arasında bizlerde yok değiliz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet TURAN Arşivi