El- Kaabız

Bugün Cuma.

Biz söz verdiğimiz gibi her Cuma günü köşemizde bizleri ve alemi yaratan rabbimizin 99 isminden her birini sırasıyla paylaşıyoruz.
Bugün de, Esma-ül Hüsna da yer alan ‘El Kabız’ isminin manasını sizler için derledik.

Aslında Esma-ül Hüsna Allah'ın bütün isimleri için kullanılan bir terimdir. El Kabız Esma-ülHüsnası ise dilediğine darlık veren ve daraltan anlamına gelmektedir.

El-Kâbız; "tutan, sıkan ve kıtlık veren" anlamlarına gelir. Allah'ın bir sıfatı olarak el-Kâbız, dilediğine rızkı az veren, ölüm zamanı gelince ruhları alan ve kıyâmet günü bütün bir âlemi yok eden mânâsı taşır.

Yeryüzünde bulunan bütün varlıklar, Yüce Allah'ın güç ve kudretinin emri altındadır. O, istediğini, dilediği şekilde evirir çevirir. Meselâ, güneşin hareketlerine göre gölgenin boyutlarının kısalıp uzaması O'nun yasasının bir gereğidir. Güneş doğup çevreyi aydınlattıkça, gölge küçülür. Onun için, gölgeler âlemi olan bu dünya fânîdir, âhiretin tarlasıdır ve imtihan alanıdır. İnsan yaşamının vazgeçilmezlerinden olan rızık konusu, kullarına rızkı gerektiğinde bol bol veren, gerektiğinde de daraltan Yüce Allah'ın hem el-Kâbız ve hem de el-Bâis isimleriyle ilişkilidir.

Bundan dolayı insan varlık ânında da yokluk ânında da Allah'a şükretmelidir. O, bütün zaman ve mekâna, bütün bir varlığa hâkim olan yegâne güçtür. Unutmayalım ki, insan hayatı ne mütemâdiyenkabz ve ne de mütemâdiyenba’s hâlinde tek düze gider. Bu her iki hal arasında da bir adalet, denge ve hakkaniyet ölçüsü vardır. Onun için gerçek âşıklar, "Nârın da hoş nurun da hoş!" diyebilenlerdir.
El Kabız, sözlükte “almak, tutmak, avucunda tutmak, sahip olmak; daraltmak” mânalarındakikabz kökünden sıfat kuruluşunda bir isim olup Allah’a nisbet edildiğinde “rızkı daraltan; canlıların ruhunu alıp hayatlarına son veren” anlamında kullanılır.

Kabz kavramı Kur’ân-ı Kerîm’de dokuz yerde geçmekte, bunlar arasında kābız kelimesi yer almamaktadır Kavramın zât-ı ilâhiyyeyenisbet edildiği dört yerde Cenâb-ı Hakk’ın kabz ve bast fiillerini gerçekleştirdiği (el-Bakara 2/245), yer küresinin güneşe karşı olan konumuna bağlı olarak gün ortasından itibaren gölgeyi yavaş yavaş kısalttığı (el-Furkān 25/45-46) ve kıyamet gününde bütün yeryüzü sanki avucunun içinde imiş gibi O’nun hâkimiyet ve tasarrufu altında bulunacağı ifade edilir

Cenab-ı Hak buyuruyor:

"... Ancak O’na döndürüleceksiniz." (Bakara, 245)

Kullarına kudretiyle ve iradesiyle muamele ederek maddi ve manevi alanda daraltan manasındadır. El Kabız ismi Kur'ân'da isim olarak zikredilmemekle birlikte Allah'ın kabzetmesi fiili olarak zikredilir.

Bütün canlılara hayat veren, ölüm anında varlıkların ruhlarını kabzeden O'dur. Maddi yönden fakirleştiren ve daraltanında, zengin edip genişleten de Allah'dır. Zenginken fakir olanları, güçlü iken zayıf olanları, yüksek makamlardan düşenleri, bilginken bunayanları gördüğümüz gibi, fakirken zengin olanları, Mekke'de zayıf görüldüğü halde Medine'de güçlenenleri, Bilal-i Habeşi gibi kafirlerin kölesi iken mü'minlerin efendisi olanları, Yusuf (s.a.v.) gibi hapishaneden Mısır'a sultan olanları, Ümmi iken kıyamete kadar gelecek insanlara ilim öğreticisi olan Hz Muhammed'i yaratan O'dur.

Alan da veren de Allah'tır. Allah, dilediği kişinin imkanlarını artırarak şükredip etmeyeceğini, dilediğinin de imkanlarını daraltarak nankörlük edip etmeyeceğini dener. Dolayısıyla insanların sahip olduğu veya olamadığı şeyler kendileri için bir kazanç değildir. Bunlar sadece geçici dünya hayatını mı gerçek yurt olan ahireti mi istediklerini denemek için Allah'ın yarattığı imtihanlardır.

Cumamız mübarek olsun

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet TURAN Arşivi