YERLİ OTOMOBİL

Ülkemizin dış ticaret açığının en büyük kalemini oluşturan ürünlerin başında petrol ve petrol ürünleri ile otomobil ve katma değeri yüksek teknoloji ürünlerinin oluşturduğunu bilmeyeniniz yoktur.

Bütçe açığını oluşturan, dövizi ve faizi artıran TSK’nım envanterindeki silahlarda dahil bu ürünleri, maalesef aşırı tükettiğimizi de bilmeyeniniz yoktur.

Çözüm mü?

Hep eleştiri.

Laf üretmek.

Başka da seçenek yok.

Elini taşın altına koyanlara da ömründe görmediği hakaret.

Ya da son noktada yabancıların yatırım atağı. Ve ya ABD’nin Marşal yardımı gibi yerli üretimi çökerten projeler.

Neyse içeri dönelim.

Yıllardır katma değeri yüksek teknoloji üreten, otomobil üreten ülkelere adeta yalvarır gibi

“Her türlü altyapı hizmetidahil arsa, vergi indirimi, teşvik gibi destekler bizden.  Yatırımı ülkemize yapın” diye çağrı yaparız.

Hatta heyet üstüne heyetler gönderir davetimizi yineleriz.

Ama yabancı yatırımcıda hiçbir gelişme olmadı.

Şimdi, yerli otomobil üretimi için iki yıldır ciddi bir çalışma yapılıyor. Hatta Türkiye'nin Otomobil Girişimi Grubu (TOGG) Üst Yöneticisi (CEO) Gürcan Karakaş, yerli otomobilprojesinde gelinen son duruma ilişkin Almanya'nın başkenti Berlin'de geçtiğimiz Ağustos ayında yaptığı değerlendirmelerde yılsonunda ön gösterimi yapılacak prototipin 1/4 ölçekli modelini yönetim kurulu başkanı ve üyelerine tanıtıldığını belirterek, ön gösterim aracını aralıkta tanıtacaklarını söylemişti.Doğuştan elektrikli, fikri ve sınai mülkiyet hakları tamamen Türkiye'nin Otomobil Girişimi Grubu'na ait, C segmentinde bir SUV olan aracın ön gösteriminde sadece bir maket değil gerçek boyutlarında ve yürüyecek aracı tanıtacaklarını da belirterek, “ Aracınfotoğrafları da aralıktan itibaren paylaşılabilir hale gelecek her kategori için bir güç seçeneği sunulacak” demişti.

Böylece yerli üretimin yapılacağı kesinleşti.

Son hamle yine sahnede.

Hep birlikte okuyalım.

Yabancı otomotiv yatırımcılarıTürkiye’deyatırım hazırlığında. Şirketleri kuruluyor ve arsa tespitleri yapılıyor.

İlk yerli otomobilimiz Devrim’in başına gelenleri, Nuri Demirağ’ın fabrikasında üretilen ilk yerli uçağımızın ve Şakir beyin kurduğu yerli silah fabrikamızın başına gelenleri unutmamışsınızdır herhalde.

Onun için millet olarak kararlılığımızı şimdi iyice artırmalıyız.

Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan yerli silah fabrikamızın başına gelenleri kısaca paylaşayım.

Kurtuluş Savaşı kazanılmıştır, Cumhuriyet ilan edilir ve tarihler 1925'e geldiğinde Mustafa Kemal, Bulgaristan'daki arkadaşı Şakir Bey'i Türkiye'ye davet eder ve "Gel burada silah fabrikası kur" der...

Kabul eder Şakir Bey ve atlar Türkiye'ye gelir... Kendisine Haliç'in kıyısında bir yer gösterilir...

Cumhuriyet tarihinin ilk özel sektör silah fabrikası kurulmuştur.

Artık ordumuzun cephanesi millidir.

2 bin kişinin çalıştığı fabrikada kısa sürede

Türk Hava Kuvvetleri'nin 100, 300, 500 ve bin kg'lık bombalarını üretmeye başlar. Bir yandan hava kuvvetlerinin bombalarını üretirken, diğer yandan Türk Deniz Kuvvetleri'nin ihtiyacı olan cephanelerini de üretmeye başlar.

Hatta ilk denizaltı bombaları da burada üretilir.

Yine kara kuvvetleri için cephane, el bombası, işaret ve aydınlatma fişekleri, kara mayınları gibi birçok mühimmat Türk mühendis ve teknisyenleri tarafından bu fabrikada üretilerek ordumuzun ihtiyacı karşılanır.

Hatta fabrika Yunanistan, Bulgaristan, Polonya ve Mısır gibi ülkelere ihracat da yapmaya başlar.

Şakir Bey,fabrikasında mazotla çalışan beş beygirlik ilk Türk motorunu da yapmayı başarır...

Ancak en yakın dostu Atatürk'ün vefatı ve İkinci Dünya Savaşı sonrası 1948 yılında Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve Başbakan Hasan Saka'nın döneminde Amerika ile yapılan silah ve Marşal yardımları anlaşması

Şakir Zümre için sonun başlangıcı olur...

Artık Amerika,İkinci Dünya Savaşı'nın elde kalan külüstür silahlarını yükleyip götürmek yerine Marshall Planı doğrultusunda dağıtmaktadır...

Kendi silahını üreten Türkiye'ye,

"Biz size silah veririz, siz bunlarla uğraşmayın" denilerek silah sanayimize ve geleceğimize ilk darbeyi vururlar...Yunanistan, Polonya, Mısır gibi ülkeler de Amerika korkusundan artık Türkiye'den silah almazlar...

Artık dışa bağımlı hale gelinmiştir ve Şakir Zümre'den silah alımını durdurmuştur...

Hal böyle olunca

Şakir Zümre'nin büyük emekle Türkiye'ye kazandırdığı silah fabrikası yavaş yavaş paslanmaya başlamıştır...Zaman içinde Şakir Zümre bitmiş;ülke savunma sanayii yavaş yavaş Amerika'nın güdümüne girmiştir...

Çaresizlik içinde çırpınan Şakir Zümre, içi kan ağlayarak da olsa koca silah, cephane fabrikasını soba fabrikasına çevirir...Bugün 50'li yaşların hatırladığı meşhur Şakir Zümre sobalarını üretmeye başlar...

Vatan Caddesi'ndeher 30 Ağustos'ta düzenlenen resmi geçitlerde Şakir Zümre'nin ürettiği bombalar, silahlar boy gösterirken,1950'deki törenlerde içimizi burkan bir olay gerçekleşir...

Şakir Zümre, sobaları yükler bir kamyonete ve Vatan Caddesi'nde gösteriyi izleyen devlet erkânına adeta bir tokat atar;

"Bizi Amerika'ya muhtaç ettiniz... Türk ordusunun yerli ve milli silahını elinden alıp Amerika'nın kucağına oturdunuz" diye haykırır. Türkiye'nin ilk kara, hava ve deniz bombaları üreten fabrikası da 1970'de kapısına kilit vurur..

Yarın ‘İttifak nereye gidiyor’ konulu köşe yazımızda buluşmak ümidiyle hoşça kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet TURAN Arşivi