Zeliha BÜYÜKCENGİZ

Zeliha BÜYÜKCENGİZ

TERZİLİK VE SARAYÖNÜLÜ TERZİLERİMİZ – 3

Terzilik ve Sarayönülü terzilerimiz konulu yazı dizimizin üçüncüsünü siz değerli okuyucularıma takdim ediyorum. Ana kaynağımız Sarayönülü, ihtisas eğitimi neticesinde usta terzilerimizden olan pek çok mahir, usta terzi yetiştiren Behzat Aydemir’dir.

Bizzat görüşüp mülakat yapma şansına sahip olduğum, hemşehrilerimizin geçmişe yönelik bilgileri öğrenmesine vesile olan usta terzimiz Behzat Aydemir’e teşekkürlerimi sunuyorum. Geçen hafta izah ettiğim gibi, 1954 yılında Konya’dan gelen kadrolu bayan öğretmenin verdiği eğitimle, Sarayönülü hanımların biçki – dikiş kursuna devamı neticesinde pek çok hanım terzi yetişmiştir.

1950’li yıllarda Otogar civarında yer alan Çocuk Esirgeme Kurumu binasının olduğu yerde, belediye evlerinin yakınlarında, müsait dükkanve evlerin terzihane olarak açılmasıyla, bu eğitimler sürdürülmüştür. Pratik Kız Sanat Okulu açılmadan önce buralarda biçki – dikiş kursları açılmıştır. Bu kurslardan mezun olan bayan terziler,  on talebe buldukları takdirde kendilerinin evlerinde veya uygun yerlerde ücretli kurs açabiliyorlardı.

Sarayönü’nde ilk dikiş makinesini kimin aldığı ve kullandığı ve bu dikiş makinesinin markası, özelliklerinin neler olduğuna dair sorumuza usta terzimiz Behzat Aydemir, Sarayönü’nün “Karadelikanlılar” sülalesinden rahmetli Güllüşah Ulutaş’ın (Tüllüşah) kullandığını beyan etmiştir. Bu dikiş makinesi Almanya tarafından imal edilmiş SİNGER marka bir dikiş makinesidir. Rahmetli Tüllüşah Ulutaş’ın bu dikiş makinesi halen ailesinde muhafaza edilmektedir.  SİNGER dikiş makinesi Türkiye’de 1959 yılında ilk fabrikasını, bayiliklerini açmış ve fatura kesen ilk yabancı şirket olmuştur. SİNGER “doğrudan pazarlama” yöntemlerini kullanan ilk firmadır.   Rahmetli terzi Tüllüşah Ulutaş böylelikle Sarayönü’nde ilk dikiş makinesi kullanan kadın terzimiz olmuştur.

Ardından Sarayönülü hanımlar, biçki-dikiş öğretmenlerinden, birbirlerinden dikiş makinesi kullanımını öğrenmişler, geçmişten günümüze çok sayıda usta terziler yetişmiştir.

Geçmiş zamanlarda İkinci Dünya Savaşından sonra Almanlar tarafından kurulan “Özden Çiftliği” namıyla bilinen ve Almanların yaşadığı çiftlikte dikiş makinesi kullanan ailelerin olduğu araştırmalarımız neticesinde ortaya çıkmıştır. Bu çiftliğin yönetimi daha sonraları Türklere bırakılmıştır. Şu andaki adı “Konuklar Devlet Üretme Çiftliğidir.

Sarayönülü erkek terzilerin bazıları kendilerine ait bir uzmanlık alanı geliştirerek,   dikiş dikmişlerdir. Örneğin pantoloncu terzi, gömlekçi terzi gibi tanınan terziler olmuştur. Pantoloncu terzilerin başında “Bal Mehmet” lakaplı Mehmet Duymaz, gömlekçi terzilerin başında ise, “Gömlekçi Niyazi Tuncel” gelirdi. Bunun yanında Sarayönülü birinci kuşak terzilerimiz halkın talebi üzerine genellikle bol, bazen de şalvara benzer pantolonlar dikerdi. İlk olarak terzi Bal Mehmet, dizden yukarısı biraz dar, paçası geniş olan “İspanyol paça” pantolonu dikerek Sarayönülü hemşerilerimize hizmet etmiştir.

Gömlekçi terzilerimiz denince akla ilk gelen “Gömlekçi Niyazi Tuncel” ustadır. Gömlekle birlikte pijama da dikerlerdi. Fakat Sarayönülü terzilerin büyük çoğunluğu her tür giysileri dikerlerdi. Bunlardan en önemlisi, en çok emek verileni takım elbise dikmekti. Çünkü bir takım elbise pantolon, ceket ve yelekten oluşurdu.

Takım elbise ile birlikte gömlek, kravat ile tam bir kombin yaparak tamamını diktiren müşteriler olurdu. Bunlar genellikle eşraftan, memur kesiminden, öğretmenlerden oluşan şahıslar idi. Takım elbiselerin yanı sıra palto, pantolon, gömlek, pijama,  iç giyim olmak üzere her türden, her kumaş ve modelden giyecekler dikilir, müşteriler memnun bir biçimde giyerlerdi. Dikilen giyecekler ahali tarafından giyen kişiye kimin diktiği sorulur, terzilerin müşterileri böylelikle çoğalırdı.

Bu bilgilerden sonra araştırmalar neticesinde öğrendiğime göre“Terzi Kambur” lakaplı Akşehirli Ömer FarukTombak, Sarayönü’nde hep kömürlü ütüler kullanılmakta iken elektrikli ütüyü ilk kez kullanan terzidir. Bunun yanı sıra düğme basma makinesiyle kumaştan düğme basan ilk terzidir.

Birinci kuşak terzilerden olan rahmetli “Terzi Garip” lakaplı Lütfi Kandemir’in ustası rahmetli Eyüp Tercan’dır. Behzat Aydemir’in ustası rahmetli Musa Sarıtaş’tır.Terzi İrfan Erdem’in elini bağlayan ustası “Hacı Usta” lakaplı Seyit Ali Acer’dir. İrfan Erdem’in asıl ustası ise, Behzat Aydemir’dir. Mevlüt Biçer, Ali Aydemir’in ustaları Behzat Aydemir’dir. Abdullah Bağcı’nın ustası Musa Sarıtaş’tır. Terzi Ramazan Şen’in ustası “Terzi Kambur” lakaplı Akşehirli Ömer Faruk Tombak’tır. Bal Mehmet’in Ustası Hadimli terzi Abdullah’tır. “Arap Terzi” lakaplı Terzi İlhan’ın Ustası Nusret Tarhan’dır. “Jilet” Lakaplı Mehmet Narcan’ın ustası Necati Kağnıcı’dır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Zeliha BÜYÜKCENGİZ Arşivi