Zeliha BÜYÜKCENGİZ

Zeliha BÜYÜKCENGİZ

SINAV STRES, TERCİH STRES AMAÇ BELİRSİZ

Ham, olgunlaşmamış, henüz sosyal ve kültürel şahsiyetini kazanmamış bireylerin topluma uyumları ve toplumsallaşmaları ancak eğitim yoluyla olur. En genel anlamıyla eğitim” bireylerin davranışlarında kendi yaşantıları yoluyla istenilen değişimleri meydana getirme sürecidir.”

[1]

Diğer bir  tanıma göre eğitim” bireylerin içlerindeki gizil güçlerin harekete geçirilerek, onların özgürlüğünün artırılmasıdır.”

[2]

Dolayısıyla eğitim, bir taraftan bireylere toplumun istediği yönde davranışlar kazandırırken, diğer  taraftan da bireylerin özgürlüklerinin önlerini açarak kendilerini gerçekleştirmelerini sağlamaktır. Öğrencilerin kendilerini gerçekleştirip gerçekleştirmemeleri, belirlenen hedeflere ulaşıp, ulaşamadıkları, belirli mesleklere hazırlık düzeyleri, belirli meslekler hakkındaki bilgi ve becerileri, akademik başarıları “sınavlar” aracılığıyla belirlenir. “Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı “ gibi, ulusal düzeyde yapılan sınavlar; bir taraftan öğrencilerin belirlenen hedeflere ulaşıp ulaşmadıklarını belirlerken, diğer taraftan da öğrencilerin üst öğrenim kademelerine yerleştirilerek, meslek kazanmalarını, kariyer sahibi olmalarını amaçlamaktadır. Ülkemizde 2019-2020 öğretim yılında Yüksek Öğretime Geçiş Sınavına Toplam 2.433.000 kişi girmiştir.[3] Bu tür ulusal düzeydeki sınavlara ciddi anlamda emek, zaman ve para yatırımı yapılmaktadır. Öğrenciler, Y.K.S. sınavlarında başarılı olabilmek için, küçük yaşlardan itibaren yoğun bir çalışma temposu içerisine girmektedirler. Anne ve babalar çocuklarının başarıları için oldukça önemli özverilerde bulunmaktadırlar. “İşte öğrencilerimiz, duygusal açıdan en çok ilgiye, desteğe ihtiyaç duydukları bir gelişim döneminde, katı bir disiplin ile sınava hazırlanmakta ve bu sınavlarda başarılı olabilmek için, yarışmaya zorlanmaktadırlar.[4] Y.K.S Sınavları, öğrenciler ve öğrenci aileleri için, bir var olma veya yok olma mücadelesi olarak görülmektedir.”[5]

Ancak bu uzun soluklu sınav sürecinde öğrencilerin pek çoğu istenilen sonucu elde edememekte, kontenjanların sınırlı olmasından dolayı, istemedikleri okul ve programlara yerleştirilmektedirler. Bu durum, hem öğrencilerde hem de öğrenci velilerinde hayal kırıklıkları ve derin psikolojik yaralar oluşturmaktadır. Olumsuz bir netice, öğrencilerin hayatlarını olumsuz olarak etkileyecek, onların kaygı duymalarını sağlayacaktır. Yapılan “Metafor” (Benzetim, Teşbih, Benzetme) analizleri sonucunda öğrenciler, Y.K.S Sınavları için, “at yarışı”, “hayatın belirleyicisi”, ”baş belam” ”ölüm”, ”işkence”, ”kabus”, ”saçmalık”, ”yarışma”, ”hastalık”, ”para”, ”göz yaşı”,” hamam böceği”, ”savaş”, ”süzgeç”, iğne” gibi “metaforlar” üretmişlerdir[6] Bu metaforlara baktığımızda, öğrenciler tarafından üretilen metaforların genellikle sınavların öğrenciler açısından seçici ve hayatlarını belirleyici bir yapıya sahip olduğunu kolayca anlayabiliriz. Öğrenciler merkezi  sistem yerleştirme sınavlarını, hayatlarının bir dönüm noktası olarak algılamaktalar, iş, meslek ve kariyer sahibi olmalarının temel belirleyicisi olarak kabul etmektedirler.

İşte öğrenci velilerimiz  bu sebeple, Y.K.S sınav sonuçları açıklandığında, öğrencilerimizin en çok ilgiye ihtiyaçlarının olduğu dönemlerinde öğrencilerimizin kaygılarını artıracak, kendilerine olan özgüvenlerini kaybettirecek davranışlardan kaçınalım. Tercih yaparlarken, “çocuğumuz açıkta kalmasın, bir yere yerleşsin de neresi olursa olsun.” Mantığı ile hareket etmeyelim. Çocuğumuzun istemediği bir fakülteye, meslek yüksek okuluna veya  istemediği bir programa devam etmesi, onun kişiliğinin parçalanmasına ve iç dünyasında onarılması güç yaraların oluşmasına sebep olur. Bu durumda anne ve babalarımız, çocuklarına zorlayıcı anne ve baba olmamalı, onlara yol gösterici anne ve babalar olmalıdırlar. Bir Yüksek Öğretim Kurumuna yerleşemedikleri zaman, bu olumsuz durumu çocuklarına sık sık hatırlatıp, zaten aşırı şekilde üzüntülü olan çocuklarımızın üzüntülerine yenilerini katmamalıdırlar. Onlara, ”yavrucuğum belki böylesi hayırlıdır. Sen elinden geleni yaptın ama istediğin yüksek öğretim kurumuna giremedin. İnşallah tercih edeceğin yüksek öğretim kurumunda başarılı olursun veya biraz daha fazla gayret göstererek, önümüzdeki dönem istediğin programa yerleşirsin.” Diyerek çocuklarımızın kaygılarını ve üzüntülerini paylaşmalıyız.

[1] Ertürk, S. (1972). Eğitimde Program Geliştirme. Ankara: Yelkentepe Yayınları.1972,s.12

[2] Kant, İ. (2007). Eğitim Üzerine (Ruhun Eğitimi-Ahlaki Eğitim-Pratik Eğitim).  (Çev:Ahmet Aydoğan) İstanbul,2007,s.6,Say Yayınları

[3]

[4] Karaşahinoğlu A. (2015). Öğrencilerin Metaforik Sınav Algıları İle Velilerin Okula Yönelik Görüşleri Arasındaki İlişki.  Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Ankara,2015,s.19

[5] Büyüköztürk, Ş. (2016). “Sınavlar Üzerine Düşünceler.” Kalem Eğitim ve İnsan Bilimleri Dergisi, 6(2), 345– 356.

[6] Baş.G,Kıvılcım.Z.(2019) “Türkiye’de Öğrencilerin Merkezi Sistem Sınavları ile İlgili Algıları: Bir Metafor Analizi Çalışması Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi , Cilt 7 / Sayı 2, 2019

Önceki ve Sonraki Yazılar
Zeliha BÜYÜKCENGİZ Arşivi