Ne büyük bir acı

Cumartesi günü akşamüstü aldığım kötü bir haber ile içim yandı, yüreğim parçalandı.

Serhat aradı “Ahmet Abinin çocukları kaza geçirdi, ikisi de vefat etti” dedi.

Dondum kaldım.

Söyleyecek söz bulamadım.

Şaşkındım.

Kafamın içinde birçok şey dolaşıp dururken Serhat “yolda kuma kaptırmışlar sanırım, araç takla atmış” dedi.

Çok üzüldüm, ne yapacağımı bilemedim.

Gencecik yaşamlarının baharında iki delikanlı.

Ölümü nasıl yakıştıracaksınız.

2 hafta önce çocukluk arkadaşımın başına da çok kötü bir şey geldi.

O da 19 ve 25 yaşlarında iki gencecik çocuğunu korkunç bir olayda kaybetti.

Daha o gencecik çocukların acıları yüreğimizi yakarken, o talihsiz babanın yaşadığı tarifsiz acıyı dindirmeye gücüm yetmezken şimdi sevgili dostum Ahmet’in gencecik fidanları için ben ne cümle kurayım bilemiyorum ki.

Çocukluk arkadaşıma da hiçbir şey diyememiştim şimdi Ahmet’e de ne diyeceğimi bilemiyorum.

Söyleyecek söz bulamıyorum.

Ahmet’e ne söylesem de acısına ortak olduğumu bildirsem... Hangi söz hangi kelime acısını saniyenin binde biri kadarda olsa unutturabilir ki...

Bulamadım. Bulamıyorum…

Biraz uzaklardayım, telefonla aramam gerekiyor ama ne diyeceğimi, nasıl diyeceğimi, acısını nasıl paylaşacağımı bilemiyorum.

Böylesi bir durumda başın sağolsun demek ne kadar zor.

Taziyede bulunmak, acı paylaşmak elbette ki çok önemli.

Ama böylesi bir acıya nasıl katlanılır.

Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın diye dua ederiz hepimiz.

Ama bu babaların anaların ikişer evlatları göçüp gitti.

Düşünmek bile bizlere ızdırap verirken o ateşi yüreğinde yaşayan anne babalar ne yapsın, nasıl teselli edilebilir ki.

Sadece dua edebiliyoruz.

Allah onlara peygamberlere verdiği sabrı versin inşallah.

İki gecedir sürekli yaşamlarını yitiren çocuklar rüyalarımda.

Ahmet’in büyük oğlu bir dönem yanımda da çalıştı. Beni severdi. Çalışkan akıllı bir delikanlıydı.

İnşallah bir hakkın kalmamıştır üzerimde Mehmet. Yoktur ama benim hakkım geçmişse helal olsun.

Küçük oğlu Safa da tam bir fırtınaydı. Becerikli, hareketli, sorumluluk sahibiydi.

Ahmet onların yaptıklarıyla gurur duyuyordu.

Ah derdi Mehmet için. Bir işe girse de birde evlendirsem, eski evi de ona verecem diye planlar yapıyordu.

Ne kadar zor.

El bebek gül bebek büyüt, gözünden bile sakın, sonra talihsiz bir son.

Ama elden ne gelir. Allah’ın takdiri bu.

Allah onların mekanlarını cennet eylesin inşallah.

Annesine babasına da sabırlar versin.

Çok üzgünüm çok...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehdi DEMİR Arşivi