Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak…

Koronavirüs şüphesiz ki tüm dünyanın kabusu oldu.

Dünya genelinde tespit edilebilen vaka sayısı 3,5 milyona ulaşırken ölenlerin sayısı da 250’i aştı.

Hepimizin ortak dileği elbette ki bu kâbusun bir an önce bitmesi ve eski alışmış olduğu yaşantısına geri dönmesi.

Ama bunun çok kolay olmayacağı da ortada.

Bu salgın nedeniyle Türkiye 2 aydır eve kapandı.

Tabi bu genel bir laf. Dışarıda gördüğümüz manzaralara bakılırsa bazen öyle gözükmüyor ama neyse.

Sonuçta birçok esnaf kapalı. Açık olanların da hem kısıtlı uygulanan sokağa çıkma yasakları ve Ramazan ayı nedeniyle çok iş yaptığı söylenemez.

Doğrusu bu dönemde herkes günü kurtarmaya çalışıyor, ama nereye kadar dayanacağız bekleyip göreceğiz.

Gazete olarak bizlerde bu durgunluktan ve kısıtlamalardan dolayı doğal olarak olumsuz etkileniyoruz.

İşin maddi boyutu bir tarafa gazete sayfalarını doldurmak hiçte kolay olmuyor.

Bizim işimiz toplumun her kesimiyle.

Hani dışarıda hareket yoksa bizde de yok.

Okullar kapalı, esnaflar kapalı, kamu kurumları kısıtlı çalışıyor ve sadece zorunlu işler yapılıyor.

Hafta sonralı yasak var. Hatta geçtiğimiz iki hafta 3-4 günlük kısıtlamalar oldu.

Eeee... Biz bu gazeteyi nasıl dolduracağız.

Sonuçta biz gazetecilere bir kısıtlama getirilmedi ama doğal olarak bizlerde hareketsiz kalıyoruz.

Diyeceğim o ki bu zor zamanlarda sayfa ve haber sayılarında bir düşüş olabilir. Anlayışınıza sığınıyoruz.

Yine de biz elimizden geldiğince daha fazla çalışarak sizleri ilçemiz haberlerinden yoksun bırakmayacağız.

***

Bu korana anneyi çocuğundan, kardeşi kardeşten, eş dostu birbirinden ayırdı.

İki ay öncesine kadar insanlar birbiriyle kucaklaşıyor, tokalaşıyor öpüşüyordu.

Şimdi biri elini uzatsa diğeri tereddütte kalıyor.

Acaba sıksam mı sıkmasam mı?

Ya virüs taşıyorsa?

Öpüşme kucaklaşma zaten mazide kaldı artık.

Televizyonlarda o kadar çok yayınlar yapıldı, hocalar profesörler o kadar çok konuştular ki artık bilinçaltımıza bu korku yerleşti.

Geçen samimiyetle bir akrabamın elini sıktım, üç gün içimi kemirdi.

Hayır, korkum sadece bana bulaşacak diye değil.

Ya ben ona bulaştırdıysam. Ya taşıyıcı durumuna gelirsem.

Sonuçta bu insanlardan birbirine geçiyor.

Ben işim gereği çalışıyorum, vatandaşla iç içeyim, gazete dağıtıyorum, haber almak için vatandaşlarla bir araya geliyorum.

Sonuçta riskli birisiyim.

Haydi, ondan sonra yakınlarınla bir araya gel bakalım.

Misal haftada 3-4 kes uğrayıp hayır duasını aldığım annemi şimdi haftada on günde bir görüyorum. Onda da oldukça mesafeliyiz birbirimize.

Evdekiler son iki ayda belki 2-3 kez evden çıktılarsa ancak.

Doğrusu bu işin sonu neye varacak bende bilmiyorum.

Gerçek olan şu ki bu virüs üzerimize bir kabus gibi çöktü. Hepimizi hem maddi hem de psikolojik açıdan çok etkiledi.

Her ne kadar son paylaşılan veriler ülkemizde normalleşme konusunda umutlarımızı arttırmış olsa da hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı da bilinmeli.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehdi DEMİR Arşivi