HAYALİMİZ OLUYOR

Küçüklüğümüzde anlatılan bir hikaye vardı.

Yabancı ülkeler “Türkler nasıl yaşar, bir araştıralım” diye ülkemize vatandaşlarını göndermişler. Gelen vatandaşlar gezmişler tozmuşlar. Aylarca Mahkeme salonlarını takip etmişler. Sadece bir davaya tanıklık etmişler. O dava da ‘Tarlasını satan adam ile müşterisi arasındaki tarla da çıkan altın küp benim değil’ davasıymış.

Tarlanın yeni sahibi tarlada bulduğu altın küpü eski sahibine “Bu benim değil” diye vermek istermiş. Eski sahibi de “Ben tarlayı sattım. O senin hakkın” diye almak istemezmiş.

Hikayenin sonu da; yabancılar ülkelerine dönünce “Bunlarda hak ve adalet var. Harama karşı çok hassaslar. Biz bu milleti yıkamayız” şeklinde söyledikleri sözlerle biterdi.

Aslında hikaye bizi anlatıyordu.

Benim ecdadımı anlatıyordu.

Benim ecdadımın bana bırakmak istediği ‘Ahlak ve edep mirasını’ anlatıyordu.

Sizde böyle yaşayın diye tavsiyede bulunuyorlardı.

Tarlasında bulduğu ve bugünkü değeri ile milyarlarca lira tutarındaki altına “Bu benim hakkım değil” düşüncesiyle sahip olmak istemeyen bir ahlaktan bahsediliyordu.

Hakkı olmayan bir malı sahiplenmenin manevi sonucu olacağı yaşanan örnekleriyle beyinlere zikrediliyordu.

Bunun yanında ‘Devlet malı yetimin malı’ mesajı veriliyordu.

Devletin malına el uzatma diye tembihleniyordu.

Ne mi oldu?

Bir şeyden bir şey olmaz anlayışı türedi.

Çalanın çaldığı yanına kar kaldı.

Bana değmeyen yılan bin yaşasın ahlakı hakim olmaya başladı.

Hep başkaları suçlandı.

İnsanlar duyguları ve değerleriyle kandırıldı.

Belki şifreli olacak ama, ‘Balta sapı’ gibi.

İnsanlar soyuluyor.

Ü kuruşluk mal, bir bahane ile 15 kuruşa satılıyor.

Utanma azaldı. Haya ve edep gericilik yaftasıyla can çekişiyor.

Vurgun vurmak, çalmak, dolandırmak uyanıklık oldu. Elinden evini, tarlasını, ürününü veya arabasını alıp, parasını bankaya yatırırız diyerek garibanı dolandıranlar çoğaldı.

Şimdi yolda bulduğu bir miktar parayı sahibine teslim edene çok sevinir olduk.

Az da olsa, insanlık ölmemiş diye mutlu olduk.

Kim ne derse desin rahat yaşıyoruz.

Vicdanımız hiç rahatsız olmuyor.

Çünkü bana değmeyen yılan var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet TURAN Arşivi