Geçmişten günümüze "Sarayönü"-94

Geçmişten günümüze "Sarayönü"-94
KARAÇAY-MALKAR TÜRKLERİ’NİN SARAYÖNÜ BAŞHÜYÜK KASABASINA YERLEŞTİRİLMELERİ-2Osmanlı Devleti’nin Kafkasya göçmenleriyle ilgili politikasını‚Göç edin de nasıl ederseniz edin şeklinde değerlendirmemek gerekir. Çünkü...

KARAÇAY-MALKAR TÜRKLERİ’NİN SARAYÖNÜ BAŞHÜYÜK KASABASINA YERLEŞTİRİLMELERİ-2

Osmanlı Devleti’nin Kafkasya göçmenleriyle ilgili politikasını‚Göç edin de nasıl ederseniz edin şeklinde değerlendirmemek gerekir. Çünkü devletin göçmenleri kabulde bir takım şartlar koyduğu da bilinmektedir.

1) Gerek göçmenlerin gerekse devletin zor durumda kalmaması için Anadolu’ya göç etmek arzusunda bulunanlar, önceden bu durumdan Osmanlı Devleti’ni haberdar edeceklerdir. Bunlar iskan yerleri belirlendikten sonra göç edebileceklerdir.

2) Kafkasya’dan ve Rusya’nın diğer bölgelerinden Osmanlı Devleti’ne göç edecek olanlar Osmanlı tâbiyetine girmeyi kabul edecek ve Rusya tâbiyetini terk edecektir. Rus pasaportları alınacak ve bir daha da hiçbir zaman Rusya tâbiyeti iddiasında bulunmayacaklardır.

3) Göçmenler, Osmanlı Devleti’nin belirleyeceği iskân alanlarında yerleşmeyi kabul edecek ve devletten yolluk, yevmiye, ziraat aleti gibi taleplerde bulunmayacaklarına dair kendilerinden sened alınacaktır.

4) Göç kapsamına gireceklerin Müslüman olmaları gerekmektedir. Konuyla ilgili olarak, baskılara dayanamayıp Osmanlı Devleti’ne göç etmek isteyen Karaçay halkının bir bölümünün 1885 yılında Rostof’dan çektikleri telgraf bu konuda örnek olması açısından oldukça önemlidir.

Özetlemek gerekirse muhacierler kendilerinin Kafkasya’da mütemekkin Karaçay ahalisinden olarak Osmanlı Devleti’ne iltica etmek arzusunda olduklarını, pasaportlarının ahz edildiğini, hicretleri için komisyonca müsaade edilmediğinden dolayı oradaki Rostof Şehbenderi tarafından hicretlerine izin verilmediğini; oysa kendilerinin hayvanlarını, arazilerini hatta tüm şahsi eşyalarını bırakıp geldiklerinden şu an sokakta kalmış olduklarını belirtmiş ve Allah ve peygamber aşkı için hicretlerine izin verilmesini istirham ettiklerini yazmışlardır.3 Karaçay ahalisinin vekili, ümeradan Canbief ve Hacı Zekeriya Abaef’dir. Karaçay ahalisi ‚bu kadar nüfus-ı Müslimin sokaklarda kalmasına hasbel diyanet merhametiniz ka’il olmayacağını bildiğimizden hicretimizin emrini tekrar istirhama isti‘sar eyleriz‛, diyerek dört gün sonra ikinci bir telgraf daha çekmişlerdir.

1. Karaçay-Malkar Muhacirlerinin Başhüyük’e İskânı Günümüzde Konya’nın Sarayönü ilçesine bağlı bulunan Başhüyük Kasabasına’na Karaçay-Malkar Türklerinin Kafkasya’dan Osmanlı Devleti’ne göç edererek yerleşmelerinde yukarıda bahsedilen genel sebeplerin yanında Karaçay-Malkar halkının içinden çıkıp hac vazifesini yerine getirmek üzere kutsal topraklara giden ve dönüşte gördüklerini halka anlatarak onlarda İslam topraklarında yaşama hayali uyandıran hacıların büyük rolü olmuştur.

Yine XX. yüzyılın başlarında Karaçay’dan İslam hukuku tahsil etmek üzere İstanbul’a gelen Kurgakların Ramazan Efendi adında Karaçaylı bir hoca burada devlet yetkilileriyle görüşerek, Kafkasya’dan Karaçay halkının göç etmesi konusunda olumlu bir cevap almıştır. 1905 yılında Rusya’da meydana gelen ihtilal hadisesiyle birlikte Rus hükümeti Karaçaylıların Osmanlı Devleti’ne göç etmesine izin vermiştir.

1905’in Kasım’ında Karaçay’dan yola çıkan kafile günlerce süren yolculuk sonunda Rus Kazakları’nın yerleşim yeri olan Nevinka adlı istasyona gelmiş ve burada bir süre konakladıktan sonra kendilerine tahsis edilen yük treni vagonlarına doldurularak Karadeniz kıyısındaki Novorossiysky adlı Rus limanına ulaşmışlardır. Kış soğuklarının başladığı günlerde, Karadeniz sahillerine perişan bir şekilde dağılmış olan Derme-çatma sığınakların altında kendilerini İstanbul’a götürecek gemilerin gelmesini beklerken bu sırada baş gösteren tifo-karahumma gibi hastalıklar sebebiyle Karaçay muhacirlerinin çoğu İstanbul’u göremeden hayata gözlerini yummuştur.

Karaçay muhacirleri 1905 yılı sonlarında Novorossiysky limanından iki gemiye bindirilerek İstanbul’a doğru yola çıkarılmışlardır. 368 aile ve 3.478 kişiden oluşan bu kafile İstanbul’a ulaştıktan sonra 300 ailelik ikinci bir kafile de 1906 yılının bahar aylarında onları takip etmişlerdir.

Söz konusu kafileler 1906 yılında İstanbul’dan Konya’ya sevk edilmişlerdir. Burada bir müddet muhacir kamplarında yaşadıktan sonra bunların büyük bir bölümü Konya’da kalmış, bir kısmı Afyon’a ve Ankara’ya gitmiştir. Ankara’ya gidenlerin küçük bir kısmı burada; diğer bir bölümü de Eskişehir’e gidip oralarda yerleşmişlerdir.

Karaçay muhacirlerinin Konya’ya yerleşmeleri konusunda isteksiz oldukları Başbakanlık Osmanlı Arşivinde bulunan belgelerden anlaşılmaktadır. Anadolu topraklarına gelen 400 hane Karaçay muhacirlerinden 212 hanesinin ilk etapta Konya Sarayönü ilçesinin (Sarayönü o zamanlar köy idi) Başhüyük mevkinine yerleştirilmesi planlanmıştır. Daha sonra buraya 46 hane daha katılmıştır. Osmanlı devleti bu muhacirlere mesken inşa etmenin yanısıra her haneye çiftçilik yapabilmeleri için bir çift hayvan ve arazi de tahsis etmiştir. 1907 yılında, Konya ilinin Sarayönü ilçesine yedi kilometre uzaklıkta olan Başhöyük adı verilen mevkide Sultan II. Abdulhamit’in emri ve yardımlarıyla kurulan Karaçay köyü, Ümrân-ı Hamidiye adını almıştır. 450 hane Karaçaylının yaşamaya başladığı bu köyün adı cumhuriyetin ilanından sonra Başhüyük olarak değiştirilmiştir. Başhüyük 1957 yılında kasaba olmuştur. 1997 sayımına göre 2.000’ e yakın bir nüfusu barındırmaktadır.

Araştırma: Merve Karaçay TÜRKAL

Kaynak: Sarayönü Sempozyumu Kitabı