Geçmişten günümüze "Sarayönü" -43

Geçmişten günümüze "Sarayönü" -43
Sarayönü düğünleri (2)Ladik'te düğünlerKız İsteme: Görücü usulünün hâkim olduğu Lâdik’te kızın yaşı küçük de olsa, görünüm olarak gelişmişse evlenmesinde sakınca görülmezdi. Böylesi durumlarda düğün yapılır,...

Sarayönü düğünleri (2)

Ladik'te düğünler

Kız İsteme: Görücü usulünün hâkim olduğu Lâdik’te kızın yaşı küçük de olsa, görünüm olarak gelişmişse evlenmesinde sakınca görülmezdi. Böylesi durumlarda düğün yapılır, dini nikâh kıyılır, resmi nikâh için birkaç yıl beklenirdi. Bu durum artık günümüzde kalmamıştır. Oğlanın kızı görüp beğendiği hallerde ise ki bu durum “Paşa Çeşmesi” olarak anılan çeşme başında gerçekleşirdi. Kız istemede damat adayı bulunmaz, kızın istenmesinin ardından eğer olumlu cevap alınmışsa ara fazla açılmadan söz kesimi yapılırdı.

Söz Kesimi: Sözde herkesin içinde gelin ve damat adayları yan yana gelmez, oğlan kıza toplum içinde değil, yalnız bir yerde söz yüzüğünü takardı. Sözde ikram edilenler bisküvi, lokum ve şerbettir. Söz kesimi gününde iki tarafın birbirlerine alıp verecekleri de görüşülmekte; günümüzdeki gibi mobilyalar, beyaz eşyalar değil, kilim, yastık, ayna, iskemle (sehpa), yorgan gibi eşyaların alımı karara bağlanırdı. Ayrıca aynı gün başlık parasının miktarı da belirlenerek sonraki bir tarihte bu para verilir ve kız evi bu meblağı düğün için kullanırdı. Yine oğlan evinin maddi durumuna göre bağ, bahçe, tarla da gelin dayı için verilirdi. Esasen damat adayının ihtiyaçlarını kız tarafı, gelin adayının ihtiyaçlarını ise erkek tarafı karşılamaktadır. Eğer düğüne kadar geçen sürede bayram varsa gelin kızı görmeye gitme olur, kıza erkek tarafı durumu iyiyse kurban, değilse kıyafet götürür. Belirtilmesi gereken bir nokta kızın verilmesinden düğüne kadar geçen süreçte gelin kızın erkek tarafının erkeklerine kesinlikle görünmemesidir. Mahallede gördüğü zaman bile gizlenmek için elinden geleni yaptığına dair anlatılan yaşanmışlıklar vardır. Düğünden önceki süreçte gelin kızın ihtiyaçları için Konya’ya gidilerek altın ve kıyafetler alınmaktadır. Yine düğünün öncesinde adına “gişi” denilen ve Sarayönü’nde “dürü” dediğimiz malzemeler erkek tarafının kadınları tarafından kız evine götürülür, gişide yaşmak, çember, kıyafet olur. Bundan ayrı düğün günü de kız ve erkek tarafının birbirine gönderdiği dürü bulunmaktadır.

Kına Gecesi: Kına gecesi olacak günün sabahı gelin odası veya evi görülmektedir. Dolayısıyla “çeyiz çakması” kına gecesi sabahı değil, daha önce yapılmaktadır. Önceki dönemlerde kına gecesinde Sarayönü’nden ayrı bir uygulama olarak “çıkı atma” yaşanmaktaydı. Kız evinde yere serilen bir örtünün üzerine, erkek evinin kadınlarının hazırladığı çıkı denilen bezler atılır, bu çıkıların içinde ağırlıklı olarak mısır patlağı olur, yemiş konulduğu da görülürdü. Kına gecesinin yaşandığı kız evinin yakınına delikanlıların gelip kendilerine “kız beğenme” durumu da vardır. Ayrıca aynı gece erkekler de damatla beraber erkek odasında oyunlar oynamakta, nadir de olsa alkol alımı olmaktadır.

Düğün: Sarayönü’nde olduğu gibi Cuma günü başlayan ve üç gün süren düğünlerde ilk gün oğlan evinin çatısına Türk bayrağı asılmaktadır. İlk gelen misafirlere, önceki dönemlerde henüz çay kullanılmadığı için, kahve ikramı yapılırken artık çay ön plana çıkmış durumdadır. Düğün günü sabahı durumu iyi olanlar pilav dökmektedir. Düğün yemeği olarak etli pilavın haricinde bamya, yoğurt ve pirinç çorbası, irmik helvası, kayısı hoşafı ikram edilir. Düğüne gelen misafirler, hediye olarak genelde tabak, kâse, sini gibi mutfak eşyaları ile yorgan, battaniye gibi malzemeleri getirirlerdi ve günümüzde de bu durum pek değişmemiştir. Sarayönü’nde oynanan deve oyununun yanında Lâdik’te eşek şeklinde de bu oyun sergilenirdi. Ayrıca eski dönemlerde yine oğlan evinden delikanlılar sırtlarında eski sobaları gezdirirlerdi. Duman çıkacak şekilde içinde ateş yakılan sobalarla gençler mahallelerde dolaşırlardı. Bundan ayrı damat, sağdıç ve yakınlarından erkekler bir odada oturur, sohbet eder ve damada para toplanırdı. Ayrıca bu oturmada damadın ayakkabısı saklanır ve geri vermek için para istenirdi. Bu parayı sağdıç karşılamaktadır. Sağdıç damadın en yakınından olan ve evli bulunan arkadaşı olmaktadır.

Gelin Alma: Gelin almaya eskiden bir nevi at arabası olan “talika” ile gidilirdi. Önceki dönemde gelinlik giyilmezken o gün için hazırlanmış bir elbisenin üzerine duvak takılırdı. Öğle namazından sonra düğün evinden hareket edilerek kız evine gidilir, düğün için tutulan davul ve zurna da kız evine gelirdi. Kız evine gelindiğinde kayınpederler ve aile büyüklerinin olduğu bir odada mehir sözleşmesi yapılırdı. Kız evinden çıkıldıktan sonra nikâh dairesine gidilir, damat da oraya gelirdi. Çeyiz sandığı da gelinle birlikte düğün evine getirilirdi. Sandık kız evinden çıkmadan önce kız tarafından çocuk veya gençler sandığın üzerine oturarak para isterlerdi. Gelin gezdirilerek düğün evine getirilirdi. Lâdik’te bayraktar olmamaktadır. Ayrıca önceden damat da gelin almaya gitmezken sonraki süreçte ise damat da gelmeye başlamış, ancak hem damat hem de diğer erkekler görmesin diye gelin evden çıkıp arabaya bininceye kadar etrafına halı veya battaniye tutulmaktadır. Gelin düğün evine indiğinde testi kırılırdı. Testinin içine önceden konulan para, şeker ve buğday gibi şeyler böylece etrafa saçılır ve gelinin bolluk bereket getirmesi anlamında uygulanan bu gelenek Sarayönü’nde de vardır. Gelin düğün evine indiğinde yüz görümlüğü de takılmaktadır.

Girdik Gecesi: Sarayönü’ndeki uygulamadan farklı bir durum olmamakla beraber gecenin isminde değişiklik görülmektedir. Gelin Görme: Düğünün ertesi günü Sarayönü’ndekinin aksine öğleden sonra kadınlar ve kızlar gelini görmek için düğün evine gelir ve eğlenilirdi.

Sarayönü’nde Yaşayan Kürtlerin Düğün Gelenekleri

Sarayönü’nde Kürtlerin yoğun yaşadığı yerler Boyalı ve Kadıoğlu’dur. Ancak bu iki yerleşim arasında da uygulamalarda farklılıklar görünmektedir.

Boyalı

Kız İsteme: Evlilikler genelde görücü usulü olur, ancak Boyalı’da Kürt olmayan köylerden kız alma olmamaktadır. Önceleri kızlar ilkokulu bitirince nişanlanır, oğlanlar ise on beş yaşında evlendirilirken bu adet artık kalmamıştır. Bir diğer ayrıntı da kızların nişanlanıncaya kadar başlarını örtmemeleridir. Oğlan tarafı uygun gördükleri kızın ailesine dünür gider. Kız evi olumlu cevap verirse akşam oğlan evine ve yakın akrabalarına yemek verirler. Bu yemeğin üstünden bir iki gün geçtikten sonra da oğlan evinde kız tarafına yemek verilmektedir. Bu yemeklerin yenilmesiyle söz kesme işlemi de uygulanmış olur. Eğer sonrasında bir nişan yapılmayacaksa yüzükler bugünlerde takılır. Nişan yapılacaksa kız tarafı oğlan tarafına yemek hazırlar. Bundan ayrı lokum, fındık, fıstık, şekerden oluşan çerez de ikram edilir. Takılar takılır ve şerbet içilir, böylece nişan merasimi yapılır. 15-20 yıl öncesine kadar başlık parası varken günümüzde bu adet kaldırılmıştır.

Kına Gecesi: Cumartesi akşamı kız evine oğlan tarafının kadınları kına yakmaya giderler. Giderken bir mezarlığın etrafında dolaşarak Ahiret inancı ve evliliğin mezara kadar süreceği fikri hatırlatılır.

Düğün: Düğün Perşembe başlayarak Pazar günü son bulur. Davul ve zurna eşliğinde yapılan ve halaylar çekilen düğünün ilk günü oğlan evine bayrak asılır. Gelin almaya damat gitmez. Gelin geldikten sonra düğün biter ve bayrak evin çatısından indirilir.

Kadıoğlu

1891’de 8 Kürt ailesi tarafından kurulan19 Kadıoğlu’nda düğünler dört gün sürmektedir. Düğün Perşembe veya Pazar başlar ve Perşembe başlarsa Pazar, Pazar başlarsa Perşembe günü sona erer. Çatıya bayrak asılmasıyla başlayan düğünün ilk iki günü oğlan evinde iki ayak, üçayak ve hoplama olarak tabir edilen halaylar çekilir. Üçüncü gün kına yakma günüdür. Dördüncü ve son gün sabahtan yemek dökülür. Yemekte çorba, pirinç pilavı, et yemeği, sarımsaklı yoğurtlu bir yemek ve tatlı olur. Kadıoğlu’nun bahsedilmesi gereken bir ananesi de abisi ölen bir delikanlının, yaşı kaç olursa olsun, yengesi ile evlendirilmesidir ve Kadıoğlu’nda bu durumda olan yedi sekiz aile vardır.