Geçmişten günümüze "Sarayönü"-32

Geçmişten günümüze "Sarayönü"-32
ÇEŞMELİSEBİL YÖRÜKLERİNDE DOKUMA GELENEÄžİ (2)Çeşmelisebil yöresi yörüklerinde dokuma örnekleriSofra (Sofra Örtüsü):Konya nın Sarayönü Çeşmelisebil, yöresinde yemek yenmek üzere yere serilen sofra örtüsü şeklinde...

ÇEŞMELİSEBİL YÖRÜKLERİNDE DOKUMA GELENEÄžİ (2)

Çeşmelisebil yöresi yörüklerinde dokuma örnekleri

Sofra (Sofra Örtüsü):

Konya nın Sarayönü Çeşmelisebil, yöresinde yemek yenmek üzere yere serilen sofra örtüsü şeklinde kullanılan yaygılara sofra adı verilir. Çoğu iki parçalı tasarlanan sofralarda farklı desen özellikleri görülür. Çeşmelisebile ait bazı örneklerinde boyuna kuşaklar üzerinde yörede geydirme denilen büyük zikzak biçimleri yer alır. Zikzaklarla süslü kuşakları sınırlandıran ince kuşaklarda gözlü yanış motifi ve zeminde kalan boşluklar ise bişşek ve pıtrak motifleri ile dokunur. Örtünün uzun kenarını karnıyarık motifli ince su, kısa kenarını iseyarım pıtrak motifli su çerçeveler. Bazı örneklerinde ise, tek parça dokunan örtünün zemininde yörede anahtarlı yanış denilen küçük göbekler merkezdeki eşkenardörtgen etrafına yerleştirilir. Zemini yarım pıtrak motifli süslü kalın ve eşkenardörtgen biçimlerle süslü ince sular çevreler9. Kırmızı veya kahverengi zemin üzerine, mor, yeşil, sarı, turuncu, beyaz, kırmızı renklerde, 50+50X100 cm. 55+55X98 cm. ve 93X103 cm. ölçülerde yün malzeme ile

dokunur.

Daban Zili-Acem Kilim (Yer Yaygısı):

Sarayönü Çeşmelisebil yöresinde zili teknikli yer yaygıları dokunur. Zili yaygının zemini düzgün altıgenlere bölünür. Altıgenlerin içlerine üst üste sıralı eşkenar dörtgenler kıvrım kollarla birlikte yerleştirilir. Sarayönü Çeşmelisebil yöresinde yaygının zeminini kaplayan altıgen biçimli motife dabaz adı verilir. Bu örneklerde Sarayönü Çeşmelisebil kasabasında motif özelliğinde dolayı dabaz denir10.Zili yaygılarda kırmızı, yeşil, mor, beyaz, siyah, deve tüyü rengi, mavi, turuncu, bordo, kahverengi renkleri hâkimdir. 110X360 cm. ölçülerinde dokunur.

Tarak Yanışlı Yer Yaygısı:

Sarayönü Çeşmelisebil yöresinde bu yaygılar palaz adıyla bilinir. Taraklı yanışlara kutucuk veya pıtraklı kutucuk denir ve uzun kenardaki su üzerinde göksu motifli su, kısa kenarda ise, bişşek ve pıtraklı motifli sular yer alır11. Tarak yanışlı yer yaygıları kırmızı, kahverengi, beyaz, mor, turuncu, mavi, sarı, bordo, yeşil, siyah, açık mavi, lacivert renkleri ile karakteristiktir100+100X280 cm. ölçülerinde dokunur. Çoğunlukla iki şaklı hazırlanır. Atkı ve çözgü ipliğinde çoğunlukla yün iplik kullanılsa da kıl malzemenin kullanıldığı da olur. Desende yün iplik kullanılır.

Koçboynuzu Namazlağ:

Konya yöresinde, Sarayönü nün Çeşmelisebil, Kuyulusebil, Akşehir in merkez, Cankurtaran, Ortaköy, Değirmenköy, Kadınhanı nın Saçıkara, Ilgın ın merkez, Çömlekçi, Güneypınar, Dereköy, Gölyaka (Haremi), Tekeler, Ereğli nin Yaburlar-Taşağıl, Karaburun, Çumra nın merkez, Erentepe (Sodur) ve Arıkören civarında benzer özellikte namazlıklar tespit edilmiştir. Namazlık zemininde kıvrım kolların karşılıklı yerleştirildiği motifler yer alır. Bu motife Sarayönü Çeşmelisebil de12koçboynuzuadı verilir. Bu örnekler üzerinde taşıdığı motiften dolayı koçboynuzu namazlağ, koçboynuzu atkılı adı ile bilinir. Koçboynuzu motifleri zemin üzerinde üst üste ve yan yana üç-dört sıra şeklinde yerleştirilir. Koçboynuzu motiflerinin arasında kalan boşluklar kenarları kıvrımlı eşkenardörtgenlerle doldurulur. Bu dolgulara Sarayönü Çeşmelisebil de13içinin dolgusu adı verilir. Namazlağı çevreleyen uzun kenardaki suya Sarayönü Çeşmelisebil de su14 adı verilir. Uzun kenar üzerinde Çeşmelisebil örneklerinde cığnak, bişşek, kısa kenar üzerinde elibelinde motifleri bulunur. Kırmızı, bordo, pembe, yavruağzı rengi, sarı, turuncu, yeşil, mavi, açık mavi, mor, kahverengi, beyaz, siyah renkleri kullanılarak yün malzeme ile dokunur. Namazlağlar, 110X135 cm. ölçülerindedir.

Balıklı Pıtraklı Yastık:

Sarayönü Çeşmelisebil, Ilgın Çobankaya, Çumra Kuzucu köylerinde zili teknikli yastıklar dokunur. Yastıkların zemininde boyuna hat üzerine yerleştirilen pıtrak ve zikzak biçimlerinin atlamalı tekrarlar halinde düzenlenmesi ile oluşturulan Çeşmelisebil yöresinde balıklı pıtraklı yanış adı verilen motifler yer alır. Yastığın uzun kenarında Çeşmelisebil yöresinde boynuzlu karnıyarık motifli ince su yer alır15. Çeşmelisebil de zili-cicim tekniğine ve bu teknikle dokunan yaygılara atkılı adı verilir. Bu nedenle bu örneklere atkılı yastık da denir. Cicim teknikli yastıkların hepsi motif ve desen özelliği dikkate alınmadan tırıl yastıkolarak da bilinir. Kahverengi veya beyaz zemin üzerine sarı, yeşil, kırmızı, lacivert, mor, beyaz, siyah, mavi, turuncu renklerde 54X90 cm. 50X120 cm. 43X80 cm. 43X89 cm. ölçülerinde yün malzeme ile dokunur.

Değerlendirme ve sonuç

Günümüzde Sarayönü Çeşmelisebil yöresinde yaşayan yörüklerle yine Sarayönü Kuyulusebil ve Konya nınÇumra, Ereğli, Ilgın, Akşehir, Çeltik, Yunak, Kadınhanı gibi yörelerinde yaşayan yörüklerin benzer dokuma geleneklerine ve kültürüne sahip oldukları söylenebilir. Özellikle atkılı, çalma gibi isimlerle bilinen cicim teknikli örnekler benzer renk, boyut, ve çeşit özellikleriyle dikkat çekicidir. Sarayönü Çeşmelisebil yörüklerinde iliksiz kilim, cicim ve zili teknikli dokumalar daha çok görülür. Bu tür dokumalar Anadolu da yakın zamanlara kadar konar-göçer yaşam sürdüren yörüklerde yaygındı. Genellikle dokumalarda enine kuşaklar üzerinde geometrik motiflerin bulunduğu yaygılar görülürdü. Bu dokumalara çul-çırpı-palaz-kilim-tırıl gibi isimler verilir. Yaygılar bazen üzerinde barındırdığı motif isimleriyle adlandırılır. Pıtraklı, koçboynuzlu, taraklı gibi. Çeşmelisebil yörükleri halı teknikli dokumaları bu bölgeye yerleştikten sonra kendi ihtiyaçları için dokuduklarını belirtmişlerdir. Bunun yanında Konya daki tüccarlara sipariş usulü halılarda dokumuşlardır. Genellikle kızların çeyizine verilmek üzere halı yastık dokumuşlardır. Çeyizlerinde son 60-70 yılda Konya bölgesi nde çok tanınan ve evlerin tefrişlerinde tercih edilen Sille halılarıda satın alınarak kullanılmıştır. Bölgede küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinden dolayı dokumalarda yün malzeme kullanılmıştır. Yore halkı tarafından koyunlardan kırkılıp, yıkanıp eğrilen ipliklerbölgeye gelen boyacılar tarafından boyanmıştır. Çoğunlukla kırmızı, sarı, yeşil, mor, turuncu, beyaz, lacivert, mavi gibi renklerle dokunmuştur. Dokumalarda yer yaygıları, ölümlük-sümük sargısı, yük örtüsü, namazlık, çuval, yastık türlerinde görülür. Kendi ihtiyaçları için dokunan bu örnekler son 10-15 yıldır dokunmamaktadır. Ölümlük kilimlerinde artık camiye bağışlanmadığı, hatta cenazeye de sarmadıkları tespit edilmiştir. Motif isimleri yörede yaşayan yaşlı nüfus tarafından bilinmekte, gençler çoğunlukla meslek edinip büyük şehirlerde yaşamaktadır. Dokumalar genellikle iki şaklı (parçalı) olarak dokunmuştur. Iki parça dikilerek birleştirilmiş bir bütün yaygı elde edilmiştir. Bu şekilde kullanım, Konya nın genelinde hakim bir durumdur. Çeşmelisebil de kırmızı renkli çul adı verilen ölümlük kilimler Konya nın Akşehir ve çevresinde çırpı, Ilgın ve çevresinde yük örtüsü gibi isimlerle bilinirken kırmızının dışında ince şaklar halinde mor, turuncu, mavi gibi dokunduğu da olur. Sonuç olarak Sarayönü Çeşmelisebil de yaşayan Tekeli, Sarıkeçili, Karakoyunlu yörüklerinde daha çok düz dokuma yaygılar görülür. Bunların içinde cicim ve zili teknikli dokumalar yaygındır. Geçmişte yoğun olarak yapılan dokuma geleneği son 15-20 yıldır unutulmuş durumdadır. Aslında bugün Konya nın genelinde ve Anadolu da eski dokuma geleneği terk edilmeye yüz tutmuştur. Günümüzde camilerde ve yore halkının elinde eski örnekleri görmek mümkündür. Geleneğin gelecek kuşaklara aktarılması, tanıtılması konusunda yöre halkına yöneticilerine fazlasıyla görev düşmektedir. Artık dokunmayan bu örnekler çok yakın bir zamanda tamamen unutulacak ve yok olacaktır. Genç nüfus bu dokumaları yaşam biçimlerine uyduramadıkları için tercih etmemekte ve varolan son örneklerde yok pahasına satılmakta yada gözden çıkarılmaktadır. Geleneğin geleceğe taşınmasında farklı yollar aranmalı, halk arasında farkındalık oluşturmak için çaba sarfedilmelidir. Ilk bakışta ekonomik katkı sağlamayan bu kültür değerlerimiz yöre halkına ve ülke ekonomisine katkı sağlayacak şekilde tekrar değerlendirilmelidir.