BEDEL ÖDETENLER

Bugün de siz değerli okurlarımızdan gelenleri paylaşacağım.

Hani hak etmediğini anlatmak ifşa etmek için “Şu göreve falanca gelmiş. Bu göreve filanca gelmiş” diye yazılıp çizilenler var ya;

Bu paylaşım tamda onları anlatıyor.

Üç kişi giyotinle idama mahkûm olur.

Bunlardan biri papaz, biri hâkim, biri de fizikçi...

İdam sehpasına ilk papaz çıkarılır. Başını giyotinin altına yerleştirir ve sorarlar:

– Son sözün nedir?

Der ki:

– Ben Allah’a inanıyorum, O beni kurtaracaktır. Allah... Allah... Allah...

Giyotini indirdiklerinde boynuna birkaç santim kala giyotin durur. Halk şaşırır ve hep bir ağızdan bağırır:

– Onu serbest bırakın; Allah sözünü söylemiş ve onu korumuştur.

Böylece papaz idam edilmekten kurtulur... *Sıra hâkime gelir, ona da sorarlar:

– Demek istediğin en son söz nedir?

Der ki:

– Ben papaz gibi Allah’a inanmıyorum. Ama adalete güveniyorum. Adalet... Adalet... Adalet...

Giyotini indirirler, giyotin hâkimin de boynuna birkaç santim kala durur...

Bunun üzerine insanlar tekrar şaşırır ve bağırırlar:

– Adalet sözünü söyledi, onu serbest bırakın.

Böylece hâkim de boynunun kesilmesinden kurtulur...

Sıra fizikçiye gelir. Ona da

– Son sözünü söyle derler

Der ki:

– Ben ne Allah’a inanan bir papazım, ne de adalete güvenen bir hâkim.. Bildiğim tek şey şudur: Giyotinin ipinde bir düğüm var ve o düğüm giyotinin tam inmesine engel oluyor.

Görevliler giyotini kontrol edince gerçekten de bir düğüm olduğunu görürler. Düğümü açıp tekrar bırakırlar, böylece fizikçinin başı bedeninden kopar..

Toplumdaki "düğümler" ve sorunlara işaret edip gerçekleri söylemenin acı sonuçları olabilir!..

Gerçeği söylemeye cesareti olanlar, bedel ödemeyi göze almalıdır.

Padişah, baş vezire sormuş:

- ‘Eğitim mi önemli, karakter mi?’

Vezir hemen cevap vermiş:

- ‘Karakter önemlidir sultanım!’

Padişah, memleketin her yanına tellallar göndermiş:

- ‘Duyduk duymadık demeyin… En iyi hayvan eğiticisine 100 kese altın ödül verilecek!’

Yapılan elemelerden sonra bir kişi, ‘ÜLKENİN EN İYİ HAYVAN EĞİTİCİSİ’ olarak padişah’ın huzuruna çıkmış. Padişah sormuş:

- ‘Bir kedi’ye tepsiyle servis yapmayı ne kadar zamanda öğretirsin?’

- ‘Altı ayda öğretirim padişahım!’

Aradan altı ay geçmiş. Eğitici huzura alınmış.

Padişah sormuş:

- ‘Öğrettin mi?’

- ‘Öğrettim padişahım!’

Saray erkanı toplanmış. Hünerli kedi elinde tepsiyle servis yapmaya başlamış. Tam baş vezirin önüne geldiği zaman padişah sormuş:

- ‘Ey vezir! Söyle bakalım, eğitim mi önemlidir, karakter mi?’

Vezir, padişahın sorusuna cevap vermeden önce, kaftanının altında hazır tuttuğu bir fare’yi yere bırakmış.

Kedi, fareyi görünce tepsiyi attığı gibi farenin peşinden koşmaya başlamış. Altı aylık eğitim de boşa gitmiş. Vezir, padişahın sorusuna cevap vermiş:

"Karakter önemlidir Padişahım.

Yorum bugün de sizlerin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet TURAN Arşivi