Zeliha BÜYÜKCENGİZ

Zeliha BÜYÜKCENGİZ

BAYRAMLARIN ÇOCUK EĞİTİMİ’NDE ETKİSİ

Dini bayramlarımızın çocukların eğitim ve terbiyesinde etkisi çok büyüktür. Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı çocukları toplumsallaştırır, örf ve adetlerimizi geliştirmeye, onları unutmamaya yönlendirir. Bu makalede, dini bayramların çocukların sosyo -kültürel yaşamındaki etkisi üzerinde duracağız.

Ramazan ve Kurban Bayramlarından önce evlerde temizlik yapılır. Bayram boyunca ailece, hısım akrabalarla, gelen misafirlerle yenmek üzere evlerde hararetli çalışmalar başlar, çeşit çeşit yöresel enfes yemekler hazırlanır. Böylelikle aile birliğinin kutsallığını, misafirperverliğin önemini çocuklar gözlemlemiş, içselleştirmiş olurlar. Bayram sabahı,  herkes yeni alınan kıyafetlerini giyip süslenir. Yeni kıyafetlerin giyilmesi hususunda en heyecanlı kesim ise elbette ki çocuklardır.

Çünkü çocuklar bayram arifesinde uyumadan önce “Bayramlık” adı verilen yepyeni giysilerini, A’dan Z’ye, hatta ayakkabısına varıncaya kadar hazırlanmış olarak yatağının başucuna koyar, sevinç içinde uykuya dalar.

Ertesi gün bayram sabahı seher vaktinde uyanan aile bireyleri için sabah namazını eda ettikten sonra evde hummalı, tatlı bir telaş başlar. Bayram namazından sonra üç kuşak aile bireyleri bir araya toplanır. Ailenin büyükleri, dede, nine, baba, anne, çocuklar yani üç kuşak için o anlar ilerleyen yaşlarda dahi unutulmaz anlardır.

Çünkü küçük çocuklar büyüklerin ellerini hürmetle öper, büyükler ise, şefkatle çocuklarına sarılır, en içten hayır dualarda bulunur, çocuklara bayram harçlıkları ve çeşitli hediyeler verilir. Bu durum çocukların manevi dünyasında kalıcı tesirler bırakır, çocuklar dini bayramların önemini idrak eder, büyüklerine sevgisi, hürmeti ziyadeleşir, örf ve adetlerimizin değerini benimsemiş olur.

Ramazan Bayramı arifesinde her yerde, güzel bir bayram geçirmek için gerekli tüm hazırlıklar yapılır. Bayramın birinci gününün sabahı, çocuklarla birlikte camiye gidilir ve camide bayram namazı kılınır. İmam bayramın öneminden, iyi insan olmanın erdeminden bahseder.

Aile reisi baba oğlunu camiye götürdüğü takdirde, çocuk cemaatle coşkuyla kılınan namazı görecek, küçük yaşta bayramın, bayram namazının ve ibadetin önemini idrak edecektir.

Bu durum ise gelecekte dini hassasiyeti yüksek bireylerin yetişmesini sağlayacak, toplumumuza anne ve babasına saygılı, onlara ihtiyarladıkları zaman “öff” dahi söyleyemeyecek hayırlı evlatlar kazandıracak ve bunun sonucunda toplumumuz sağlam bir toplumsal yapıya kavuşacaktır.

Namazdan sonra cemaat, gruplar halinde mezarlık ziyaretine gider ve burada uhrevi dünyaya göç etmiş olan atalarına dua eder. Mezarlık ziyaretine çocuklar da götürülür ve onların da ellerini açıp dua etmeleri sağlanır. Böylece çocuklar da uhrevi dünyaya göç etmiş atalarına dua ederek, hem “ölüm” denilen hakikati kavramaya, hem de “mezarlık ziyareti” gibi bir ritüelin önemini kavramaya çalışırlar.   Bayramlar vasıtasıyla toplumda birliktelik ruhu artmakta, sosyal bütünleşme sağlanmakta, milli bilinç oluşmakta ve sosyal ilişkiler gelişmektedir.[1]

Halkın yaşamıyla yakından ilişkili olan bayramların çocuk eğitimindeki rolünü özetlemek gerekirse;

Çocuklar bayramlar vasıtasıyla etkinliklere katılıp çeşitli ahlak ve görgü kurallarını öğrenme ve uygulama fırsatı bulurlar. Misafir kabul etmenin ve misafire ikram etmenin önemini öğrenirler ve birlikte olmanın, bir aileye, bir topluma ait olma şuurunu kazanırlar.

Ata Ocağı “olarak vasıflandırılan “Baba Evi” ilk ziyaret edilmesi gereken yerdir.”Ata Ocağı kavramında öncelik aile reisi olan erkeğin ailesine ait olmalıdır, buna karşılık erkeğin, hanımının ailesine son derece saygılı olması, üzerine düşeni yapması gerekir. Zira yüzyıllardır Türk Örf ve Adetleri bu minvalde sürdürülmüş, karşılıklı anlayışla hiçbir sorun yaşanmamıştır.

Böylesine sağlam temelli bir ailede terbiyeli yetişen çocuk,”Sıla-i Rahim”in” ne denli önemli olduğunu anlayıp yetişkin bir birey olduğunda bu ritüeli devam ettirecektir.  Kendi anne ve babasının bulunduğu sılayı ziyaret etmenin bir sünnet olduğunu kavrarken, aynı zamanda eşinin anne ve babasının bulunduğu sılayı ziyaret etmenin de kutsal olduğunu kavrayacak ve eşiyle” bu bayramda senin atan mı veya benim atam mı ziyaret edilecek” tartışmasına girilmeyecektir.

Günümüzde Ata Ocağı ziyaretleri yozlaşarak, eşler arasında çok büyük tartışmalara sebep olmakta, hatta bu sebeplerle boşanmalar artmakta, yuvalar parçalanmaktadır. Bu hususta eşlerin birbirlerine çok hassas davranması, sevgi ve saygıyla sorunu çözmesi elzemdir.  Bu bağlamda bayramların çocukların eğitildiği bir mektep olduğunu söylemek mümkündür. Bayramlar süresince yapılan önemli geleneklerden biri de kabir ziyaretleridir. Bu ziyaretler geleneksel kültürümüzün bir parçasıdır ve küçüklerin büyüklerini hatırlamasını sağlarken hayatın kısalığını ve insanın ansızın ölebileceğini hatırlatır.

Bayramlar,  insanlara mülayimliği ve misafirperverliği teşvik etmesi sebebiyle toplumda düzenleyici rol oynar. Milli örf ve adetlerin renkli tarafını oluşturduklarından kültür turizminin gelişmesinde bir araç mahiyetindedirler.

Sonuç olarak dini bayramlar emek, dostluk, mutluluk, esenlik, şefkat ve ahlak bayramıdır. Bayramlarımızı layıkıyla geçirmeli, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza güzel örnek olmalıyız.

 

 

 

[1]GönelSönmez ,Tuğba(2016/7),Uluslararası Uygur Araştırmaları Dergisi, Geleneksel Bayramların Halk Hayatındaki Rolü,The Role of Traditional Holidays In Public Life ,s.144-146

Önceki ve Sonraki Yazılar
Zeliha BÜYÜKCENGİZ Arşivi