AK ŞEMSEDDİN’İN FATİH’E MEKTUBU

Fatih Sultan Mehmet’in hocası Ak Şemseddin bu mektubu, 20 Nisan 1453 günü erzak ve silah getiren üç Ceneviz ve bir Bizans gemisinin Osmanlı donanmasını yenerek Haliç’e başarıyla girmesi üzerine Fatih Sultan Mehmed’e yazmıştır. Bu yenilgi üzerine morali bozulan padişahın moralini düzeltmek ve ona nasihatlerde bulunmak istemiştir. İstanbul’un fethinin 568.yıl dönümünde Ak Şemseddin’in bu mektubunu sizinle paylaşmak istedim. Mektup dikkatle okunduğunda mektubun muhatabının sadece Fatih Sultan Mehmet olmadığı ve günümüz yöneticilerine de hitap ettiği görülmektedir.

Ak Şemseddin’den Fatih’e;

“Düşman gemilerinin neden olduğu olay, yüreğimizde hayli kırgınlık ve kedere neden oldu, bir fırsat görünürdü, kaybolduğundan aykırı bazı durumlar kendini gösterdi. Birincisi, kâfirler sevinip şamata yaptılar; ikincisi, verdiğiniz kararınızda size noksan düşünce ve bu kararı gerçekleştirmede hükmünüzü yürütemediğiniz ileri sürüldü, üçüncüsü, benim ettiğim duanın yerine gelmemesi ve verdiğimiz müjdenin itibarsız olması ve bunun gibi birçok aykırı şeyler.

Bu durumda ne yapmalı, her şeyden önce, görmezden gelme ve acımayı bir yana bırakmak gerek. Bunun gibi ağır bir durum ortaya çıktığında iyi araştırıp bu aykırılık ve gevşeklik kimden kaynaklanmıştır, ortaya çıkarıp azletme ve ağır şekilde paylama (ta'zîr) uygulanmalı. Eğer bu yerine getirilmezse yarın bir gün kaleye genel saldırı emri çıkar ve surların hendeği doldurulursa gevşek davranırlar, bilirsiniz askerin ekseri yasak Müslümanıdır (Bu ifade Hristiyan devşirmesi olup Müslüman yapılan Yeniçeriler için kullanılmıştır) , Allah için canını ve başını koyan azdan azdır; meğerki bir ganimet göreler, canlarını dünya için ateşe atarlar. Bu durumda sizden çok rica ederim, elden geldiği kadar hem fiilen uygulama hem emir ve sözle çaba harcamalısınız ve bu durumda olanların gereği gibi şiddetle cezalandırılmasını, merhameti az olan bir kimseye havale etmelisiniz. Zira bunun şeriatta da yeri vardır.

Bu arada hayret edilecek bir şey oldu. Kederle otururken Kur'an'dan fal açtık (tefe'ül itdik), seyyidler sultanı Ca'fer-i Sâdık işareti ile "varmayanların bâtını Müslüman değildir, hükm-i münâfîkînde kâfirle cehennemde mukîm olmakta beraberdir” demek işareti düştü. Şimdi, fetih için harekete geçmeyenler, kalplerinde Müslüman sayılmazlar. O halde, işi şiddetlendirme durumu göründü. Her ne kadar denir ki, kul önlem alır, ama takdir Allah’ındır, sözü doğrudur. Hükm Allah'ındır, fakat kul elinden geldiğince gayret göstermekten geri kalmamalı, Peygamberin ve ashâbının izlediği yol budur. Bundan sonra keder içinde biraz Kur'an okuyup yattık Yüce Allah’a şükürler olsun (uykuda) Allah'tan türlü lütuflar ve müjdeler (beşâretler) geldi, çok zaman bize bunun gibi beşâretler olmamıştı. Gönlümüz tam anlamıyla rahatladı ve bu sözleri söylediğimiz hazretinize fuzûl kelâm (boş söz) add olmaya, sevdiğimizdendir hazretinizi.”

 

Kaynak: Halil İNALCIK, Fatih Sultan Mehemmed Han, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, s.190-194.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi